Çığlık mı dersin şimdi buna
Kaybolmuş sesi çoktan
Çığlık mı dersin şimdi buna
Titirmiyor dudakları
Çığlık mı peki
En kalabalık meydanlarda yankılanmış
En yalnız sesler gibi
Titirmiyor dudakları
Çığlık mı dersin şimdi buna.
Yüzleri asık
Yüzleri yorgun
Belli ki çok dinlemişler
Kabuğundan çıkan bir nar gibi haykıran sessizliği
Yüzleri asık
Bir terk edilmiş eve benziyor yüzleri
Gözleri buğulu
Son defa kendi içini görüp
Yani son defa gerçek bir insan acısını
Hızla kapanmışlar öyle.
Geçirmiyor bedenleri sevinci
Geçirmiyor nefreti de
Ve ikiye ayrılmış bir yol gibi bakışları
Kayboluyorlar karanlığa
Çığlık mı dersin şimdi buna.
Kimse kayıtsız kalmasın
Sırası değil kayıtsızlığın daha
Bir gün bir şehrin kalbinde
Bir beton yığınının derinliklerinde
Omuzlarına değerse bir kuş tüyü
Kayıtsız kalsın yaşayanlar o zaman
Sırası değil kayıtsızlığın daha.
Öylesine susmuş ki dilleri
İyice susulsun diller
Saklansın diye bir sığınak gibi bu sessizlik
Öylesine susmuş ki dilleri
Kimse kayıtsız kalmasın
Kimse kayıtsız kalmasın diye
Sırası değil kayıtsızlığın daha.
Unutulsun bir sese duyulan ihtiyaç
Unutulsun bu alışılmış beklenti
O kadar basit, o kadar karmaşık ki
Unutulmaya değer onların insan sesleri
Ve unutulmalı mutlaka
Dolsunlar diye boşluğa
Dolsunlar hatıralara.
Çığlık mı dersin
Çığlık mı dersin şimdi buna.
Bir yanıt yazın