Yanılgı

Aklımdan geçenleri bilmezdin,
Diyenlerin safında sıralandım
Ateşe düşerken buzdan heykellerde yaz umudu
Yersizliğin tecelliği
Gözümü alırken her yanımda bitmeyen bekleyişim
Kimin yanındaydım anlamadım.
Sabahları tekrar ederek kurdum
Sildim zihnimdeki cümleleri
Güneşe verdim içimi karartan sebebi
Yunus’un sırrına erdiğimde
Sevmeyi dert, çaresizliği gerçek bildim.
Kelimelerle öptüm dünyanın yüzünü
Dokunulmazlığım kalmadı
Kendi şiirimde kendi düşümden
Uyandım
Git gide Fuzuli’nin
Derdiyle demlendiğimde.
Halk ezgilerinin kırlangıçlı notaları
Gibi uçuşu zor ve çabuk akla gelmez
Sebepleri aşk için kurulan bütün tuzakların
Sınırını aşan olayların örgüsü
Yılları sormadan Karacaoğlan’ın, Nedim’in haline geldim.
Görmenin yavaşlayan isteği
Yaşlandıkça tutunduğum yorgun merak
Başka birine doğru dağılıyor içimdeki düğüm
Zaman benim için de geriye gittikçe
Dönüp bakmaların anlamsızlığından
İleri yürüdüm kendime geldim
Onca dert içinden geçtim de
Kimsenin haline benzemedim.
Kimsenin haline benzemeden
Daha acısı geçmeyen
Anılarım çoğaldığında
Hayatın sessiz dilini çözemeden
Hayatta kaldım
Onca ihanetten
Şimdi buradayım
Ses ver yoluma düşeyim bunca aradığım,
Annem ol, kızım ol,
Eşim, dostum, kardeşim ol,
Ben sırdaşın gibi dinleyeyim
Benim yaşıma geldiğinde.
Bildiklerim kadar sakladıklarımla da seni sarayım.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir