Eşsiz sandım, oysa yontulmuş taşmış,
Her bakanın gözünde bir başka anlam,
Kendime sakladım, kimse anlamadı.
Benim sandığım suret, aslında kime ait?
Ruhsuz bir beden mi, yoksa içimde yatan,
Bir hayalin tezahürü mü bilemedim.
Dokundukça dağılan bir sis perdesi gibi,
Her defasında yeniden şekilleniyor,
Yüzündeki ifade, tanıdık mı, yabancı mı?
Yalnızlığın heykeli, kimin sureti bu?
Her çekiç darbesi, bir anıyı siler gibi,
Geçmişin izlerini kazıyor derine,
Gözlerindeki boşluk, beni içine çekiyor,
Eşsiz olmalıydı, oysa hepimiz birer,
Yontulmaya hazır taşlarız sadece.
Kime benziyor bu suret?
Bana mı, sana mı, yoksa hiç kimseye mi?
Belki de sadece bir yansıma.
Yalnızlığın heykeli,
Aslında benim suretim,
Yontulmuş, bitmemiş.
Bir yanıt yazın