Derinlerde saklı bir sır gibi,
Taş duvarlar örülü,
Yosun kokulu bir yalnızlık.
Güneşin bile ulaşamadığı,
Bir zamanlar hayat veren,
Şimdi sadece yankılarla dolu.
Kim bilir kaç fısıltı birikti içinde,
Kaç düş kırıklığı saklandı derinde,
Unutulmuş bir bekleyiş.
Belki bir gün, bir el uzanır,
Kovayı sulara salar yeniden.
Belki bir çocuk merakla eğilir,
Gizemini çözmeye çalışır.
Belki bir kuş konar kenarına,
Susuzluğunu giderir yavaşça.
Belki bir yıldız yansır yüzeyine,
Gecenin karanlığını aydınlatır.
Ama şimdilik sessizlik hüküm sürer,
Derin ve sonsuz bir sessizlik.
Eski bir şarkının notaları gibi,
Rüzgarın fısıltısıyla canlanır,
Hatıraların izleri belirir.
Geçmişin gölgesi düşer üzerine,
Kaybolmuş umutların yankısı,
Yürek burkan bir melodi gibi.
Kim bilebilir hangi yüzler yansıdı,
Hangi gözyaşları karıştı sularına,
Unutulmuş bir bekleyiş.
Ve ben, uzaktan seyrederim,
Bu derin yalnızlığı, bu eski kuyuyu.
Bir zamanlar hayatın kaynağı,
Şimdi sadece bir anıt gibi duran.
Belki bir gün dönerim yanına,
Yeniden fısıldarım sırlarını,
Unutulmuşluğun hüznüyle.
Bir yanıt yazın