Onların içimizde birikenleri
Sükûnet, yani biriken öfke, yani nefes
Yani bazen kırık dökük, bazen tamir edilen
Sizin, yani onların kalabalığında
Umutlar büyümüş, umutsuz edemiyorlar
Umutlar, yani bekleyiş, yani kayboluş
Onların, yani sizin sessizliğinizde
Yalnızlık büyür, yalnızlıktan beslenir
Yani biriken küller, yani ertelenen veda
Yani suskun çığlıklar, yani beklenen o ses
Yani yine yanıldıkları…
Bir yanıt yazın