Diyelim ki, eski bir dost yüz çevirdi,
yani, en güvendiğin liman,
bir anda sisler içinde kayboldu.
Hatırlamamak mümkün değilse de ilk ihanetin acısını
biz yine de bir kahve ısmarlayacağız tanımadık birine,
güneş batıyor mu, diye bakacağız ufka,
yahut da umutla bekleyeceğiz
en sevdiğimiz şarkının çalmasını.
Diyelim ki, kaybolmuş bir aşkın izindeyiz,
diyelim ki, yollardayız.
Daha ilk virajda, daha o sabah
unutulmuş bir melodi gibi silinmek de mümkün.
Garip bir kabullenmeyle sezeceğiz bunu,
fakat yine de deli gibi merak edeceğiz
belki hiç yaşanmamış o aşkın hikayesini.
Diyelim ki yalnızız,
yaşımız da kırklara yakın,
daha da nice baharlar olsun içimizde saklı.
Yine de dünyayla birlikte gülümseyeceğiz,
ağaçları, kuşları, denizi ve kokusuyla
yani, kalbimizin içindeki o dünyayla.
Yani, nerde ve nasıl hissedersek hissedelim
hiç dinmeyecekmiş gibi yaşanacak…
Bir yanıt yazın