Çarklar dönüyor, zaman akıyor usulca,
Bir saat ustasının ellerinde şekilleniyor anılar.
Tik tak sesleri, geçmişin fısıltısı,
Geleceğe kurulan bir köprü gibi.
Küçük bir atölye, tozlu raflar arasında,
Eski saatler, tamir bekleyen hatıralar.
Usta, sabırla eğilir, kırık parçaları birleştirir,
Her bir saat, ayrı bir hikaye, ayrı bir yaşanmışlık.
Zamanın izlerini taşır, yorgun ve yıpranmış,
Zamandan örülmüş bir labirentte kaybolmuş ruhlar,
Her saniye bir seçim, her dakika bir imtihan.
Usta, saatin ritmiyle uyumlanır,
Hayatın akışını yakalamaya çalışır.
Durdurulamaz zaman, acımasız bir nehir gibi akar,
Ancak saatler, o anları sonsuza dek saklar.
Usta, o sonsuzluğa dokunur.
Gecenin karanlığında, ay ışığı vurur atölyeye,
Saatlerin yüzleri parlar, gizemli bir ışıkla.
Usta, yorgun gözlerle bakar,
Zamanın sonsuz döngüsüne.
Her saat bir ömür, her tik tak bir nefes,
Gelecek, geçmişin aynası, şimdinin yansıması,
Saatler, zamanın tanıkları, sırların bekçileri.
Usta, hayatın anlamını arar,
Çarkların arasında, tik takların sesinde.
Saatler durur bazen, zaman askıda kalır,
Anılar canlanır, hayaller gerçeğe dönüşür.
Usta, o anın büyüsüne kapılır, bir anlığına unutur her şeyi.
Ve sonra yine başlar, saatlerin dansı,
Zamanın akışı, hayatın ritmi.
Usta, bir saat ustası, zamanın efendisi değil,
Sadece bir yolcusu.
Bir yanıt yazın