Şehrin uykusu derin, saatler yavaşça erirken,
Zihnim bir rüya gemisine biner, bilinmezlere yelken açar.
Hatıraların puslu kıyılarında dolaşır, kayıp yüzleri arar,
Gerçek ve hayal arasındaki o ince çizgide, ruhum bir dans eder.
Anılar birer gölge gibi uzanır, geçmişin sisli perdesini aralar,
Kuş sesleri fısıldar kulaklarıma, unutulmuş aşkların hikayesini anlatır.
Sonsuzluğun kıyısında yürürüm, yıldızların ışıltısı altında,
Yüzümde bir tebessüm belirir, rüyanın tatlı esintisiyle yıkanırım.
Her nefes alışımda yeni bir dünya doğar içimde, keşfedilmeyi bekleyen,
Bu rüya benim sığınağım, gerçeğin acımasızlığından kaçışım.
Uyanışın soğuk nefesiyle dağılır sis,
Rüyanın izleri silinir, bir anı olarak kalır sadece.
Gözlerimi açtığımda, gerçekliğin duvarları belirir önümde,
Ama içimde bir umut filizi yeşermiştir, rüyanın armağanı.
Gün başlar yeniden, sıradan ve tanıdık,
Ve ben, rüyanın sihrini kalbimde saklayarak, hayata karışırım.
Belki bir gece yeniden o rüya gemisine binerim.
Bir yanıt yazın