Eskiden trenler geçerdi bu şehirden,
Düdükleri yankılanır, sisli sabahları delerdi.
Şimdi apartmanlar yükseliyor demiryolunun üstünde,
Her biri birer beton yığını,
Hatıraları boğan sessiz çığlıklar.
Sis var yine bugün,
Ama tren yok.
Sadece siren sesleri geliyor uzaktan,
Bir ambulansın yalnız çığlığı.
Benim penceremden görünen dünya böyle işte,
Gri ve puslu bir tablo gibi.
Eskiden umut vardı, gelecek hayalleri,
Şimdi sadece biriken hüzün var penceremde.
Modern aşklar gibi, silik ve geçici,
Bir an parlayıp sönen yıldızlar misali.
Belki de sis kalkınca her şey değişir, kim bilir…
Bir yanıt yazın