Şiirler

  • Şafakta Yalnız Ağaç

    Güneşin ilk ışığı vurur yalnız ağaca,
    Bir umut başlar, yeni bir güne böylece.
    Yapraklarında titreyen çiğ taneleri,
    Yansıtır gökyüzünün derinliklerini,
    Sessizce bekler, günün getireceklerini.
    Kökleri derinde, toprağa sımsıkı bağlı,
    Yılların yorgunluğu gövdesine kazınmış.
    Fırtınalar görmüş, nice mevsimler yaşamış,
    Yine de dimdik ayakta, güneşe dönük yüzü.
    Kuşlar konar dallarına, şarkılar söylerler,
    Ağaç onlara yuva, onlara şefkat gösterir.
    Toprak ana, ağacın sırdaşı, derdini dinler.
    Güneş yükselir, ısıtır toprağı, taşı,
    Ağaç gölgesiyle serinletir yoldan geçeni.
    Her yaprağı bir umut, her dalı bir direnç simgesi,
    Yalnızlığına rağmen, hayat dolu bir duruşu var.
    Rüzgar eser, yaprakları hışırdar hafifçe,
    Bir melodi yükselir, yalnızlığın şarkısı sanki.
    Gün batımına doğru, gölgeler uzar, gece yaklaşır.
    Ve yine bir gün biter,
    Ağaç, yıldızlara döner yüzünü,
    Yarın yeni bir şafakla.


  • Yitik Zamanların İncisi

    Ben bir taş merdiven, adım sesleri beklerim
    Sen hiç yankısı dinmemiş bir başka merdiven
    Yüzümüz tozlu, yılların ağırlığı omuzlarda
    Ve sinemiz hatıralarla dolu, kimsesiz ve derin
    Ayak izlerinden anlarız geçenleri, gidenleri
    Sıyrılıp iner her biri kendi yalnızlığına
    Dilim dilim basamaklarımızda kaybolan seneler
    Biz de merdiveniz, dinleyen duyan düşünen merdivenler
    Bizim kucağımız unutulmuş bir veda gibi ıssız
    Ve bizim kucağımızda yorgun adımlar
    Yüzündeki umut kırıntısıyla durur silüetin
    O genç aşık, elinde kırık bir buket
    O zaman bahardı, kuş sesleri pencerelerde
    Bir öğle vakti girdi dünyamıza
    Gözlerinde yeşeren bir sevdanın ışıltısı
    Adeta birdenbire aydınlandı taş duvarlar
    Onu böyle görünce nasıl da sevinmiştik
    O zaman bahardı, kuş sesleri pencerelerde
    O elini uzattı, bir çiçeği okşadı
    Sımsıcak gülümsemesi şimdi bile aklımdadır
    Bir sana baktı bir bana baktı
    Dışarıda hayat baharın en coşkulu halindeydi
    Toprak ana bütün renklerini sunmuş
    Sabahlar akşamüstleri papatya gibi parlak
    Tarlaların yüzü gülmüş
    İşte o genç aşık, elinde kırık bir buket
    Dışarıda hayat baharın en coşkulu halindeydi
    Bizim kucağımız unutulmuş bir veda gibi ıssız
    O birkaç defa sevinçle çıktı, hüzünle indi
    Fısıltılarını değil sessizliğini duyduk
    Biz merdiveniz neyleyelim gözlerimiz ağlamayı bilmez
    Onu bir sonbahar sabahı büsbütün kaybettik
    Kendi gitti anısı kaldı yadigâr bağrımızda
    Ya biz yorgun merdiveniz, kaç hayat tükettiler
    Onlar hep geçti biz hep ayakta kaldık
    Temelimiz hasretle beslendi ama nedense kısalmadık
    Öyle bakmayın bu çizgiler gurur nişanesi değil
    Getirirler, çıkarlar, biz öyle dururuz
    Yağmurlar gözyaşı, rüzgarlar mendil
    Elimizden ne geldi de yapmadık
    Ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz


  • Sessiz Bir Mektup Olsam

    Sessiz bir mektup olsam,
    Posta kutusuna düşsem.
    Kimse okumasa beni,
    Derdimi bilmese ne dersin?
    Kimse okumasa seni,
    Posta kutusunda kalsan.
    Ben bir rüzgar olsam sonra,
    Alıp götürsem ne dersin?
    Sen bir rüzgar olsan sonra,
    Alıp götürmeye gelsen.
    Ben bir kurumuş yaprak olsam,
    Savursan beni ne dersin?
    Sen bir kurumuş yaprak olsan,
    Savrulmaya razı olsan.
    Ben bir şefkatli el olsam,
    Okşasam seni ne dersin?
    Sen bir şefkatli el olsan,
    Okşamaya niyet etsen.
    Ben bir kırık dökük kalp olsam,
    Onarsan beni ne dersin?
    Sen bir kırık dökük kalp olsan,
    Onarılmayı beklesen.
    Ben de bir vefasız olsam,
    Çekip gitsem ne dersin?


  • Uzaklaştıkça

    Unutulsun diyedir telaşımız,
    Bu şehrin bitmek bilmeyen kalabalığı;
    Bu yollar, kaybolsun ayak izleri içindir.
    Bize de yabancı gelir bazen
    Aynaların yansıttığı suretler,
    Yabancı bir şarkının ezgisi gibi;
    Sözlerin ağırlığı malum.
    Suskun nefesler arasında kayboluruz,
    Düşlerimiz birer birer solarken,
    Anlaşılmasın diye içimizdeki fırtınalar,
    Maskeler takarız yüzümüze,
    Her sabah yeniden.
    Yorulan ruhlar içre
    Büyür yalnızlık usul usul;
    Uzaklaştıkça kendimizden.


  • Yokuşun Ortasındaki Mola

    Sizin sözünüz söz anladım,
    Yolunuz uzun inandım,
    Sabrınız sonsuz, peki.
    Bütün taşları tanımışım,
    Yorulmuşum ha yorulmamışım,
    Düşlerde bulmuşum, terimde yitirmişim,
    Ama yollar uzarmış böyle,
    Ama taşlar yakarmış böyle.
    Benim nefesim neden kesik,
    Sizin sesiniz yüksek,
    Benim kararım kesin.
    Aklım da değişebilir, hislerim de,
    Bulutlara yakın bir ağaca yaslanmışım,
    Serin sulara bırakmışım yorgunluğumu,
    Hepinize minnetle bakıyorum,
    Hiçbirinizle yarışamam,
    Siz ne söylerseniz söyleyin,
    Benim de bir yokuşum var,
    Benim de bir molam var,
    Ben tam dinlenmeye göre,
    Ben tam kendime göre,
    Benim kararım kesin.


  • Yersiz Yurtlar

    Gönül göçer diyar diyar
    Ezeli bir hasret bu
    Umutsuz bir bekleyiş var
    Yitik düşler hep tutsak
    Yüreğimde dinmez sızı
    Sevda yeli nerden eser
    Gönül bağım kime küser
    Aşk ateşi söner mi hiç
    Yaralı kalbim hep titrer
    Ayrılık bir derin deniz
    Dostlar beni anlar mı
    Yalan dünya döner durur
    Sevda eli bir gün olur
    Gönlümde açan güller solar
    Bu hayat bir imtihandır
    Aşkın yolu çilelidir
    Gönül yarası derindedir
    Sevmek demek yanmak demek
    Ömür böyle geçer demek
    Hasret türküsü bitmez burda
    Dostlar beni unutmayın


  • Karanlık Sular

    Yüreğimde bir göl, derin ve ıssız,
    Korkunun yansıması, dibinde saklı.
    Her çalkantı bir fısıltı, bir çağrı,
    Geçmişin hayaletleri, hep yanı başımda.

    Gözlerim karanlıkta kaybolan gemi,
    Umutlarım fırtınada savrulan yapraklar.
    Her adımda bir uçurum, bir tuzak,
    Bilinmezliğin girdabında çırpınışım.

    Ellerim uzanır, tutunacak bir dal arar,
    Sessizlik çığlık olur, yankılanır durur.
    Ruhum pranga vurulmuş, zincirleri ağır,
    Kaderimin sillesi, acı bir hatıra.

    Güneş doğar mı bilmem, bu karanlıkta,
    Belki bir gün aydınlanır, sular durulur.
    Ama şimdi korku benim yoldaşım,
    Bu dipsiz kuyuda, yalnızlığımla baş başa.


  • Yüzleşme Defteri

    Ne çok silgi izi kaldı dünümde,
    Saklarım defteri, yâr yüzü görmez.
    Yalanlar büyürken hayat önümde,
    Doğrular suskun, kimse bilmez.
    Pişmanlık bir duman, çöker sineme,
    Yakarım kalemi, yâr yüzü görmez.
    Her sözde bir anlam, gizlidir derler,
    Dert yükü omzuma usulca biner.
    Ne kadar kaçarsan, o kadar izler,
    Vicdanın sesi asla dinmez.
    Aşk acısı değil, nefsin eseri,
    Uzarım ipleri, yâr yüzü görmez.
    Gururla ördüğüm duvarlar çöker,
    Gerçekler yüzüme bir tokat eker.
    Kendimi kandırmak ne zormuş meğer,
    Gözlerim aynaya eğilmez.
    Ne çok maske takmışım ben de,
    Açarım sandığı, yâr yüzü görmez.
    Bırakmam sandım oysa ki ben,
    Harcadım ömrümü bir hiç uğruna.
    Yüzleştim kendimle en sonunda,
    Dökülür yapraklar, yâr yüzü görmez.
    Yanıldım, aldandım, çok geç anladım,
    Kapanır defterler, yâr yüzü görmez.


  • Aklın Gözdesi

    Fikirler deryasında bir cevher aradım,
    Her köşe başında bir düşünce sınadım.
    Eşsizlik kokusuyla gönlümü bağladım,
    Tekrardan usanıp yepyeni bir ben oldum.
    Çünkü taklitler aslı yaşatmaz yalan oldum,
    Her yeni düşünce benim bayrağım oldu.
    Kimi ezber bozan, kimi sırra eren,
    Kimi akıntıya kürek, kimi yelken seren.
    Her fikir bir tohum, yeşerir filiz veren,
    Eşsizlik arayanlar, özgünlükten medet uman.
    Sıradanlık girdabında boğulmaktan korkan,
    Aklın gözdesi olur, gerçeği gören.
    Olgun meyve gibi düşmeden dalından,
    Özgünlüğe sarıl ki kopma aslından,
    Fikirler yeşersin toprağından.


  • Yansımalar

    Eski bir aynada suret bulanlar vardı
    Oysa kırılmıştı.
    Bir genç kızın, uzakta
    Gözleri dolduğu;
    Bir adamın, bir anıya,
    Düşüncede bir anıya takıldığı
    Oysa unutulmuştu.
    Ama görünmüyordu.-Yüz!
    Sanki yüz olmayınca hiçbiri olmuyordu.
    Yüzler ki maskeler ardında saklı,
    Yüzler ki yalanlarla çizilmiş,
    Yüzler ki bir anlık parıltıyla beliriyor,
    Yüzler ki sonsuz bir karanlıkta kayboluyor.
    Oysa, her yüz bir hikaye,
    Her yüz bir yansımadır.