Yüzün sakla, tenin unut
Gözlerin değmesin artık uzaklara
Sesin içimde küllensin
Yarınlara bir düş bırak
Yarım kalmış bir umut belki
Yüzüme gün doğmasın sensiz
Şiirler
Şafak Sökmeden Veda
Eksilen
Bir ses var, ne söylese inanır herkes
kendi yalanlarına bile kandırır
Güz demiştim ilk bakışta
aldandım
bir gölgeydi
hep kaçan
Beklesem
kaybolurdum aynaların içinde
ve kalbimin bütün yankısı
başkasına ait bir keder olurdu
ki şimdi onuda yitirmiş
şehir hatlarında veda eden biri
Biri var, şehir hatlarında ordadır sabahları
birini uğurlar gibi bakar, yorgun biraz da
Çekingendir, hep saklar ellerini
ve hüzünle kararan gözleri
bozuk saatlerin durduğu zamandır
Üzgün, silik, kararsız sesiyle fısıldar
-Yerim yoksa gidebilirsin, yeter ki unutma
Suyu dinmiştir gözyaşının artık akmaz
unutmuş sevebilmeyi, dokunmayı unutmuş
biliyor seçtiğin yolun sonu olmadığını
sımsıcak gülmeyi unutmuş, bilmiyor yaşamayı
Denizi bir baştan bir başa seyredebilmek
sevdiğinin omzunda martılara bakarak
-Geçti artık diyor, anlamı yok hayatta
Biri var, şehir hatlarının oradadır sabahları
bir umut kalsa unutulmamış, saklı bir umut
sabaha kadar düşünülse yine de hiç tükenmese
yalnızlığını atardı belki, yorgunluğu atardı
bir güneş gibi doğardı gün başlarken
söylediği şarkının nağmelerinde bir coşku
yeniden kurardı bütün dünyayı, yeşertirdi
Beklesem
bütün sırrını çözerdim
unutulmamış bir umudun aydınlığıyla
Biri var
bütün gün iskelededir ve denizi
alıp savurur anıların kıyısına
Beklesem
bütün gölgeleri tanırdım
hep kaçanYapay Cennetler
Umutlar bağladım sanal alemlere,
Gerçek sandım akan nehirleri penceremden.
Yüzler belirdi, tanımadığım, bilmediğim,
Bir anlık sevgiye muhtaç yüreğim,
Kayboldu ansızın tüm bu düşler.Avuçlarım boş kaldı yine,
Sıcak bir dokunuş yerine,
Soğuk ekranın yansıması.Yapayalnız kaldım bu diyarda,
Gözlerim arar bir umut ışığı,
Gerçek bir sevgi bekler bu can.Hasret Sınırları
Bayram yalnızlığı
İster yakın, ister ırak
Telefon ekranında yüzler
Bomboş kucak.
Bayram -ı hali, sabah,
Geciktin işte!
Hatıraların canlandığı yollarda
Bırakacaksın kendini.
Bayram -e hali, gün boyu,
Ha gayret yorgun yürek!
Sırtında anıların ağırlığı
Akşam erkenden yatağa.
Bayram -de hali, gurbet,
Isınmak sanal bir sohbette
Unutulmuş yüzlere karşı
Sesler varsa şükret.
Bayram -den hali, uzaksın,
Hattâ içinde yaşarken
Anıların, umutların omzunda
Ayrılmak varken hayattan.Umut Hırsızları
Yelken açtığım düşlere, kurduğum hayallere,
Affet senden izinsiz sığındığım baharlara…
Gözümün daldığı derinlik, gönlümün aktığı nehir,
Umut sandığım karanlık, gerçeğe vurduğum zincir…
Affet, bilmeden düştüğüm bu dipsiz kuyuya.
Yüz çevirdiğim dünlere, unuttuğum sevinçlere,
Affet senden gizli tuttuğum tüm pişmanlıklara…
Uzaklarda aradığım huzur, içimde büyüttüğüm korku,
Belki de hiç var olmayan bir masalın sonu,
Affet, inanarak girdiğim bu yanlış yola.
Duyamadığım fısıltılara, göremediğim işaretlere,
Affet senden sakladığım kırık umutlara…
Belki de kader denen şey, bir yanılgıdan ibaret,
Belki de her şey, sadece bir tesadüfün eseri…
Affet, inanmak istediğim yalanlara,
Affet, gerçeği görmezden geldiğim için.Kırılgan Zamanlar
Söz uçar, yazı kalır dediler,
Yalanmış, her şey bir anda silinir.
Hatıralar paslı birer anahtar,
Açılmayan kapılarda bekler.
Giden gitmiştir, yalanlar baki.
Bir umut, bir ışık,
Beklerken kaybolduk.
Yitik düşler ülkesine yolculuk.
Kağıttan gemiler yüzdürdüm denizde,
Rüzgar aldı, savurdu her birini.
Sessiz çığlıklarım yankılanır boşlukta,
Mucize beklemek beyhude bir telaş,
Her şey olması gerektiği gibi değil,
Ah, o eski masallar, ninni gibiydi.
Şimdi gerçekler acı birer tokat.
Yüzümde çizgiler, ruhumda yara,
İyileşmeyen, kapanmayan bir kanıt,
Zamandan çalınan her an sanki
Birer lanet, birer kelepçe vurur.
Suskun bir çığlık oldum artık ben,
Ne söylesem nafile, duyulmaz sesim.
Kabullenmek mi tek çare bu hayatta?
Belki de mucize, kabullenmekte gizli.BAŞLANGIÇ
Sıcak bir yaz, eritti vicdanları taşların.
Yüzüme vuran ahmak bakışlar,
Bir yalandan ibaret tüm bu telaşlar.
Deniz, kirli bir örtü gibi serilmiş,
Martılar bile küsmüş, göğe çekilmiş.
Şehir, yorgun bir bedende can çekişiyor,
Umut, unutulmuş bir şarkı gibi içimde.Gözlerim kamaşıyor parlak ışıklardan,
Her köşe başında bir maske, bir yalan.
Ruhum daralıyor bu sahte kalabalıktan,
Bir çıkış yolu arıyorum sessizce.
Belki de en iyisi kaçmak buradan,
Unutmak bu kirli yazı, sonsuza dek.Yabancı Gökyüzü
Uçsuz boşlukta bir gezgin durur
Gökyüzü, alışmadığı bir renkte.
Yıldızlar, tanıdık değil.
O bir yabancı.
Kim bilir ne arıyor?
Belki bir ev arıyor
Ya da bir anı.
Yalnızlık
Sonsuzluğa eş değer.
Gezgin, bakışlarını yere indirir.
Toprak, yabancı bir kokuda.
Çiçekler, görülmemiş renklerde açmış.
Rüzgar, garip sesler getirir.
O bir yabancı.
Belki de burada kalacak
Belki de geri dönecek.
Güneş batar,
Gökkuşağı belirir,
Bir umut ışığı,
Yabancı bir diyarda,
Yeni bir başlangıç belki de,
Gezginin kalbinde.Tüketilen Nefes
Bir telaş sardı şehri, koşturmaca
Herkes bir yere yetişme derdinde;
Oysa durup soluklanmak ne güzeldi,
Unuttuk nefes almayı bile.Sabahın köründe başlayan yarış,
Akşama kadar süren bir hengâme;
Bir mola verip dinlenmek kimin aklına gelir ki,
Tüketiyoruz ömrümüzü farkında olmadan.Yapayalnız kalabalıklar içinde,
Bir yudum nefese hasret;
Oysa gökyüzü hep aynı,
Deniz hala dalgalanıyor.
Bir durup düşünsek yeter,
Belki de hayat nefes almakla başlar.Çöl Vahası Yanılgısı
Seraplar gölgesinde yürür müsün?
Gönlümün yangını çöle döndü bak
Aşkın izi kumda kalır mı dersin?
Gönlümün yangını çöle döndü bak
Susuzluğa sabrın var mı?
Yüreğin kırık dökük aynası,
Her yansıma bir başka acı taşır.
Mantığın sınırında kaybolmuşum ben,
Çöl çiçeği açar mı bilmem.
Gözlerim bir vahaya takılır,
Belki de sadece bir yanılgı,
Aşkın çölde yeşermesi mucize.
Boşlukta yankılanır sesim,
Kendime bir yol ararken,
Kayboluşun adresi olur mu?
Düşlerim tuzla buz olur mu?
Her adımda bir umut ararım,
Gerçeğin acı tadı var dilimde,
Gönlümün yangını çöle döndü bak,
Vaha mı yoksa serap mı bilemem.