Gözlerinde gördüm o sonsuz çölü,
Umutsuz bir yolculuk, susuz ve yorgun.
Bir serap misali belirdin uzakta,
Yaklaştıkça anladım, bir hayal kırıklığı daha.
Kum taneleri gibi aktı zaman avuçlarımızdan,
Her düşen tanede biraz daha tükendik.
Aşk mıydı bu, yoksa bir çöl yanılgısı mı?
Rüzgar savurdu anıları,
Kum fırtınası gibi esti ayrılık.
Kaybolduk birbirimizin içindeki çöllerde,
Yollarımız ayrıldı, geriye sadece izler kaldı.
Vaha ararken çölde yitip gittik,
Birbirimize yabancı, çaresizce.
Kendi çölümüzde kaybolduk.
Güneş yakarken tenimizi,
Buz gibiydi kalplerimiz.
Belki de hiç vaha olmamıştı,
Sadece kumdan kaleler inşa ettik.
Rüzgarla dağıldı hepsi bir anda,
Gerçeğin acı yüzüyle baş başa kaldık.
Çöl yalnızlığı sardı dört bir yanımızı,
Aşkın kumdan ibaret olduğunu anladık.
Bir yanıt yazın