Kurşuni bir gökyüzünden süzüldüm geldim sana
Sis vardı düşlerimde, yabancı bir şarkı çalıyordu
Tenin buz gibiydi, üşüyordun, ben de üşüdüm o an
Getirebildiğim yalnızlık, bir de eksik kalan ne varsa
Yüzünü sakla, karanlığı çağır, özledim demek bu
Kaç zamandır bekleyen umutlardan ne kaldı elde
Biraz sen biraz ben, suskun bir akşamüstüydük
Pişmanlık bir zehirdi, içtikçe daha çok susadık
Yenilmiş bir ordu gibi geldim sana bunları
Bir de hatıralar, acıtan ve unutulmayan üstelik
Anımsa kırık dökük sözleri, gençliğimizdir
Yırtık fotoğraflar getirdim sana kayıp gülüşlerimi
İstersen yak hepsini, teselli de bulabilirsin
Beni unut köprü altında seni sevmiyorumdur bu
Yalnızlığı seven bir adamın gölgesi var yanımda
Kendini unutulmuş sanıyor onu getirdim kıymetlidir
Büyüdü hayal kırıklığıyla, yalanlarla ördü duvarlarını
Denizin dibinde yaşadı, kimse anlamadı derdini
Kurşuni bir gökyüzünden süzüldüm geldim sana
Gökyüzü ağırdı bunca yıl nice yük taşımaktan
Sessizliğin sesini duydum ve onu getirdim sana
Kaybolmaya geldim işte bulunmaya değil
Kov beni kalbinden ama bekliyorum demek bu
Bir yanıt yazın