İçimizde biriken öfkeyi kim susturacak
Bu suskun duvarlar mı, yoksa yalanlar mı?
Her yeni gün bir eski hesaplaşma
Unutulmuş yüzler, silik hatıralar.
Bizi bizden alan karanlık,
Yarınlara sakladığımız zehir.
Bir umut kırıntısı belki de
Yeniden doğuşun işareti.
Yüzlerdeki maskeler düşerken,
Gerçeğin acımasızlığı vurur.
Hangi rüzgar savuracak küllerimizi?
Hangi deniz dindirecek yangınımızı?
Haykırışlarımız yankılanır boşlukta,
Bir cevap bekleriz umutsuzca.
Ama sadece sessizlik karşılar bizi,
Kaybolmuş bir neslin feryadı bu.
Yarınlar belirsiz bir sis perdesi,
Dün ise kapanmayan bir yara.
İsyan filizlenir içimizde yavaşça,
Bir fırtına öncesi sessizlik gibi.
Bu toprak, bu kan, bu gözyaşı,
Hepsi bir bedel miydi yoksa?
Umutsuzluğa rağmen,
Bir ışık ararız karanlıkta.
Belki de en karanlık an,
Şafağın en yakın olduğu andır.
Yıldızlara bak,
Sonsuzluğa dokun.
Unutma, biz varız.
Biz buradayız,
Küllerimizden doğarız.
Baki olan direniştir.
Her düşüş bir kalkışa gebedir,
Her yara yeni bir güç verir.
Sessiz çığlıklarımız birleşir,
Bir orkana dönüşür.
Duvarlar yıkılır, zincirler kırılır,
Güneş yeniden doğar üzerimize.
Unutulan değerler yeniden yeşerir,
Küllerimizden yeni bir dünya doğar.
Biz, kaybolmuş bir neslin çocukları,
Geleceği yeniden yazmaya hazırız.
Geçmişin yükünü omuzlarımızda taşıyoruz,
Geleceğe umutla bakıyoruz.
İsyanımız bir şarkı gibi yükseliyor,
Karanlığı yırtan bir feryat.
Yeniden doğuşun sancıları içindeyiz,
Küllerimizden bir anıt yükselteceğiz.
Bu toprak, bu vatan, bu hayat,
Bizimdir, bizim kalacak.
Bir yanıt yazın