Gözlerimden sızan karanfil kokusu,
Bir yangının külü sinmiş tenime.
Hatıralar canlanır, eski bir sandıkta,
Her biri birer zehirli ok, saplanır içime.
Işık, bir yabancı el uzanır karanlığa,
Ama ben kaçarım, saklanırım gölgeme.
Bu şehir bir labirent, çıkışı olmayan,
Ben kaybolmuş bir gezgin, yolunu yitiren.
Yüzümde beliren çizgi,
Belki bir ağacın kökü, belki de bir nehrin yatağı.
Kalbim, bir saat gibi tıklar durur,
Zamanın acımasız akışını fısıldar.
Aşk, bir zehirli sarmaşık,
Sarmalar ruhumu, boğar beni.
Gözyaşlarımla sularım karanfillerimi.
Ruhumda açan karanfil,
Bir intihar çiçeği gibi zehirler beni.
Geceleri gökyüzüne bakarım, yıldızlar kaybolur,
Ay bir bıçak gibi keser karanlığı.
Bu hayat, bir kumar masası, kaybettim her şeyimi,
Umutlarım birer birer düşer yere.
Ben, karanlığın çocuğuyum, ışığa hasret,
Yüreğimde sönmeyen bir karanfil sızısı.
Bir yanıt yazın