Solgun bir hâtıra, bir eski fotoğraftan yükselen,
Yılların izi sinmiş, o kayıp gülüşlerden kalan.
Bir zamanlar ne çok şey ifade ederdi o anlar,
Şimdi birer gölge, ruhumuzda yanan.
O masumiyet, o saf sevda, uçup gitmiş hepsi,
Sanki bir rüzgar esmiş, savurmuş geleceği,
Geriye bir avuç pişmanlık, bir de sessizlik kalmış.
Birkaç satırda saklı o koca geçmiş,
Bir bakışıyla canlanan, sonra sönen güneş.
O günler ki, her şey ne kadar da başkaydı,
Şimdi sadece birer hayal, birer heves.
Hatıralar birer ok gibi saplanır derine,
Unutmak mümkün mü, o kaybedilen define?
Yüzlerdeki çizgiler, yaşanmışlıkların nişanı,
O bakışlar ki, anlatır en derin sancıyı.
Bir zamanlar umutla bakan gözler solmuş,
Sanki bir fırtına kopmuş, alıp götürmüş her şeyi.
O eski aşklar, o unutulmaz sevdalar nerede?
Kaybolmuş birer yıldız gibi, karanlık bir gecede.
Ne kadar da değişti dünya, biz ne kadar?
Bir yadigâr kaldı elimizde, o da bir anı kadar.
Bir yanıt yazın