boşluğun
tenime değdiği bir sabah vaktiydi
sen şarkıları yarım bırakırdın
sesin duvarlarda yankılanır dururdu
içini bir hüzün sarardı
bence aşikardır
gözlerin muhakkak çocuk gözleridir
hep kaybolmuş oyuncakları ararsın
onlar neden daima eski oyuncaklardır
bilyelerden bahseder
tozlu raflarda unutulmuş bir anı gibi duran
bilyelerden
ve kırık dökük hayallerden bahseder
renksiz soluk kırık dökük hayallerden
gökyüzünde puslu bir dumanın yükseldiğini görürsün
sen ansızın gökyüzünde kaybolursun
bakışının manası
bence bellidir
kalbinde değildir fırtınalar dinsin
nisan’dan itibaren günler ağırdır kısadır
yollar karışır döner dururlar
yolların üstüne sisler çökerler
sislerin üstüne yalnızlığın gölgesi düşer
bir gölge bir gölgenin ardından sürünür
gölgelerin kayboldukları yer
bence malumdur
Bir yanıt yazın