Eflatun Hücreler

Ellerimde bir eflatun, gün batımı izliyordum
Nasılsa, bir rengin böyle ömür olduğunu
Anladım, loş bir sızı gibi dolunca içime
Bir gölge oyunuymuş, bir yalnızlık filmi gibi
Durdurulmuş bir sahnede, kırılgan bir an sanki
Yüreğimde bir kuş sesi, bir çığlık gibi
Özlemin, bir nehir gibi akıyordu içimde
Ben ki, o solgun yapraklar taşıyan ağaç
Savrulacakmışım rüzgarlarla, bilinmez diyarlara
Ne zaman kaybolsam böyle sis kokuyordu şehir
Gecenin koynunda bir umut ışığı arıyordum
Ve hayallerimi çalan o karanlık geceler
Böyle uykusuz rüyalara sardırmış bedenimi
Bir tahta parçasıydım, unutulmuş bir gemiden kalmış
Yüzüyordum, sensizliğin derin sularında
Öbür kıyılara, öbür limanlara doğru
Yalnızlık, bir deniz feneri gibi, karanlıkta yol gösteriyordu
Ne bileyim, bir ayrılığın böyle ağıt olduğunu


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir