Soluğun İzleri

Yaşamak bir sınav değil,
derin bir nefesle başlayacaksın
bir yaprak gibi mesela,
yani, düşmenin dışında ve ötesinde hiçbir şey düşünmeden,
yani bütün kaygın tutunmak olacak.

Hayatı hissetmeyi öğreneceksin,
yani o denli, öyle ki,
mesela, ellerin açık semaya, yüzün güneşe dönük,
yahut dingin bir gölde,
yansımanı seyrederken
evren için var olabileceksin,
hem de adını bilmediğin evren için,
hem de kimse sana emretmemişken,
hem de en kıymetli hazinenin
yaşadığın an olduğunu bilerek.

Yani, öylesine önemseyeceksin ki yaşamayı,
altmışında bile, mesela, fidan dikeceksin,
hem de torunlarına miras diye değil,
kaybolmaktan korktuğun halde ölüme aldırmadığın için,
yaşamak ağır bastığından.
Toprağın kokusunu içine çeke çeke,
gökyüzüne bakarak,
yaşadığını hissederek,
her anın değerini bilerek.
Soluğunun izlerini takip ederek…


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir