Kent bir orkestra, binalar notalar,
Trafik bir senfoni, sirenler figan.
Gökyüzü gri bir perde, umutlar asılı,
Beton yığınları arasında sıkışmış zaman.
Kaldırım taşları, yorgun ayak izleri,
Her köşe başında bir hikaye gizli.
Neon ışıkları dans eder gece boyunca,
Yapayalnızlık bir şarkı, derinden akan.
Gecenin karanlığına karışır duman,
Şehir, uyumsuz bir melodiyle çınlar.
Dükkanların kepenkleri iner yavaşça,
Bir kedi geçer sessizce, gölgelerin ardında.
Evsiz bir adam, karton kutusunda uyur,
Hayallerini sarar, soğuk bir rüzgar eser.
Şehrin kalbi atar, durmaksızın, yorulmadan,
Bir maraton koşucusu gibi, hedefe varmadan.
Grafitiler konuşur duvarlarda, isyanı fısıldar,
Aşk, bir anı gibi saklanır, eski bir sinemada.
Çöp tenekeleri taşar, hayatın tortusu,
Güneş doğar yeniden, yeni bir umutla.
Şehir, yaşayan bir organizma, karmaşık ve derin.
Gökdelenler yükselir, kibirli ve uzak,
Aşağıda insanlar koşuşturur, telaş içinde.
Yağmur yağar aniden, kirli suları temizler,
Şehir yıkanır, arınır, yeniden doğar.
Gökkuşağı belirir bir an, umudu müjdeler,
Sonra kaybolur, unutulur, yeniden başlar.
Şehrin ritmi değişmez, devam eder durmadan,
Bir döngü içinde, sonsuza dek sürüp gider.
Herkes kendi yolunda, yalnız ve kayıp,
Şehir, bir labirent, çıkışı olmayan.
Bir yanıt yazın